Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

içi beni yakar

  • 1 dış

    зуб (м)
    * * *
    1.
    1) вне́шняя / нару́жная сторона́ (чего-л.), вне́шний / нару́жный вид, вне́шность (чего-л.)

    dışı beyaz, içi sarı — снару́жи бе́лый, внутри́ жёлтый

    bardağın dışı kirli — стака́н снару́жи гря́зный

    bu evin içi dışından güzel — э́тот дом внутри́ краси́вее, чем снару́жи

    2) разг. заграни́ца

    yurt dışına çıkanlar — отъезжа́ющие за грани́цу

    2.
    1) вне́шний, нару́жный

    dış görünüşte — по вне́шнему ви́ду, на вид

    dış kapı — а) нару́жная дверь; б) пара́дная дверь (дома, квартиры)

    dış karakolвоен. нару́жный пост

    dış kulakанат. нару́жное у́хо

    dış mahalle — кра́йний кварта́л

    dış taraf — вне́шняя сторона́

    2) вне́шний, иностра́нный, зарубе́жный

    dış siyaset — вне́шняя поли́тика

    dış ülkeler — зарубе́жные стра́ны

    dış yatırım — вне́шние капиталовложе́ния, инвести́ция

    3.
    -не, -вне

    akıl dışı — неразу́мный

    edep dışı — неприли́чный, недозво́ленный

    evlilik dışı — внебра́чный

    kanun dışı etmek — поста́вить вне зако́на; объяви́ть вне зако́на

    mantık dışı — нелоги́чный

    mesai dışı çalıştırmak — заставля́ть рабо́тать сверхуро́чно

    4. в соч.
    ••

    dışı eli yakar, içi beni yakar — посл. не всё зо́лото, что блести́т; вне́шний вид обма́нчив

    dış kapının dış mandalıпогов. седьма́я вода́ на киселе́

    - iş hayatının dışında
    - rekabetin dışında
    - şehir dışında
    - bunun dışında
    - dışında kalmak
    - dış kapak

    Türkçe-rusça sözlük > dış

  • 2 dış

    "1. outside, exterior. 2. outer appearance; outer covering. 3. external, outer. 4. foreign. 5. geom. circumscribed. -ında /ın/ outside (of). - açı geom. exterior angle. - borç foreign loans. - çevre psych. external environment. - dünya/âlem external world. -ı eli yakar, içi beni (yakar).colloq. 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible.-ı hayhaylı, içi vayvaylı.colloq. 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible. -ı kalaylı, içi alaylı. colloq. 1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible. - gebelik ectopic pregnancy. - gezegen superior planet. - haberler foreign news. - hat 1. telecommunications external line. 2. telecommunications, transportation international line. -ında kalmak /ın/ to stay out of. - kapak (outer) cover (of a book). - kapının dış mandalı a very distant relative. - lastik auto. tire, casing. - pazar foreign market. - ticaret foreign trade. -a vurmak /ı/ to show, manifest. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > dış

  • 3 dış

    I s ohne pl
    1) Äußere(s) nt
    \dışa doğru aç(ıl) mak (sich) nach außen öffnen
    \dışı eli yakar, içi beni yakar ( fig) o ( fam) der Schein trügt
    \dışı kalaylı, içi alaylı ( fam) oben hui, unten pfui
    2) şehrin \dışında außerhalb der Stadt
    II adj
    1) auswärtig
    \dış ilişkiler/işleri auswärtige Beziehungen/Angelegenheiten
    2) (yurt\dışı) Auslands-
    3) äußere(r, s), Außen-
    \dış çap der äußere Durchmesser
    \dış kulak das äußere Ohr

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > dış

  • 4

    ",-çi 1. the interior, the inside, the inner part or surface. 2. see içinde. 3. insides, innards (internal organs of a person or animal). 4. (a person´s) true self, heart, soul: Merak etme, Safigül´ün içi temiz. Don´t worry, Safigül´s a good soul at heart. Eğer içinde varsa, bir yolunu bulup üniversiteyi bitirir. He´ll find a way to finish university, if he really wants to do so. 5. inner part (of a nut or seed), kernel; inner part (of a fruit), meat, flesh. 6. stuffing, filling (material used to stuff or fill something). 7. inner, inside; interior; internal. 8. domestic, internal (as opposed to foreign). 9. inland (as opposed to coastal). -ler acısı heartrending, heartbreaking. - açı interior angle. - açıcı gladdening, glad, cheering, heartening. -ini açmak 1. /a/ to pour out one´s troubles (to), unburden oneself (to). 2. /a/ to make one´s feelings clear to (someone who has annoyed or angered one). 3. /ın/ to cheer (someone) up, gladden (someone), gladden (someone´s) heart, lift (someone´s) spirits: Bu haber Nefise´nin içini açtı. This news gladdened Nefise´s heart. -ine alan including. -ine alma inclusion. -ine almak /ı/ to include, encompass; to hold, contain. -i almamak /ı/ 1. not to feel like eating (something). 2. to be reluctant to (do something). -ine ateş düşmek to suffer a grievous emotional blow. -ine atmak /ı/ 1. to keep (a worry, a problem) to oneself. 2. to store away in one´s memory (an insult which one has appeared to disregard). - bağlamak (for the kernel of a nut or seed) to become plump, fill its shell, hull, or husk. - bakla shelled broad beans. -ine baygınlıklar çökmek to feel like screaming (because one finds something extremely tiresome or exasperating). -i bayılmak 1. to feel faint (with hunger). 2. to feel full and thirsty (after eating too much rich food). -ini bayıltmak /ın/ 1. (for an over-sweet food) to make (one) feel sick. 2. to exasperate (someone) (by talking too much or dillydallying). -i beni yakar, dışı eli (yakar). colloq. Others only know his outward charm, whereas I know his inner nastiness. - bezelye shelled peas. -ini bir kurt yemek/kemirmek for a doubt to nag one. -ini boşaltmak 1. to blow one´s stack. 2. to pour out one´s troubles (to). -i bulanmak 1. to feel nauseated. 2. to get suspicious. - bulantısı nausea. -i burkulmak to feel a deep pang of sadness. - bükün ling. internal inflection. - cep tailor. inside pocket. -i cız etmek 1. suddenly to feel a tug at one´s heartstrings; suddenly to be touched to the quick. 2. suddenly to feel very sad, very dispirited, or very discouraged. - çamaşırı underwear. - çekmek 1. to sigh. 2. to sob. -i çekmek /ı/ to have a longing for, desire. -ine çekmek /ı/ to breathe in, inhale. -ini çekmek to sigh. -i çıfıt çarşısı evil-minded. -inden çıkılmaz impossible, (something) which seems insuperably difficult; insoluble, insolvable (problem): içinden çıkılmaz bir hal an impasse. -inden çıkmak /ın/ successfully to manage, carry out, or do (a difficult job); to solve (a difficult problem). -i dar impatient, restless (person). -i daralmak to be depressed, be distressed. -i dayanmamak /a/ 1. to be unable to stand by and do nothing. 2. for (one´s) conscience not to let one do (something). 3. not to be able to stand or bear (something) (because of jealousy). -ine dert olmak to be unhappy at having failed to accomplish (something). -i dışı bir unaffected, free of hypocrisy, genuine. -i dışına çıkmak 1. to vomit, throw up. 2. to have been so bounced about and jolted that one feels nauseated. -inden doğmak see -inden gelmek. -ine doğmak /ın/ intuitively to feel that, have a feeling that (something is going to happen): Böyle bir şey olacağı içime doğmuştu. I´d had a feeling something like this would happen. -ine dokunmak /ın/ to sadden; to pain. - donu underpants. -ini dökmek /a/ to pour out one´s troubles (to), unburden oneself (to). - dünya (a person´s) inner world, inner self. -i erimek to be greatly worried

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük >

См. также в других словарях:

  • içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar — dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şeyin veya durumun gerçekte kötü yönleri olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dışı eli yakar, içi beni yakar — görünüşe aldanmamalı anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»